EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE AMAÇ

Eğitim; düşünen, araştıran, sorgulayan, vatan sevgisi, bayrak sevgisi taşıyan; iyi ahlaklı insan yetiştirmeyi; öğretim de akıl ve bilimi üretim eşliğinde esas alarak eğitim sistemi içinde yurttaşlarının  okuyup bilgi edinerek  meslek sahibi olmalarını sağlar. Eğitim, devrimin ilke ve amaçlarına ve laiklik ilkesi ile kişinin vicdan özgürlüğüne aykırı olamaz. Milli Eğitim de ancak tam bağımsızlığını kazanmış bir ülkenin uygulayacağı sistemdir. 

CUMHURİYET DEVRİMLERİNİN EĞİTİM SİSTEMİ 

Cumhuriyet devrimleri kapsamında Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitimde Birlik) ile toplumsal ve ekonomik kalkınmanın kadın ve erkek eşitliğinin temelleri atılmıştır.  Cumhuriyet, kurduğu Öğretmen Okulları, Eğitim Enstitüleri ve geleceğimize büyük yön verecek Köy Enstitüleri ile çağdaş bir sistem oluşturmuş ve yalnızca öğrenci kitlesini değil, tüm halkını bilgilendirme ve devrimleştirme çalışmalarına yer vermiş; okur  yazar yurttaşlarının çoğalmasını sağlamıştır. YA ŞİMDİ! Oysa bu günlerde cumhuriyet kazanımları önemli ölçüde yok edilmiştir.  Akıl ve bilim göz ardı edilmektedir. Ve ne yazık ki ülkede imam-hatipleri egemen kılan, barış adına anadilde eğitimi savunanlar bulunmaktadır. Ne var ki şu gerçek göz ardı edilmemelidir. Türkiye üniter bir devlettir ve anayasamızın 42. maddesi doğrultusunda Türkiye’de “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez”. 1920lerden bu yana 102 yıl içinde kimi birkaç kez olmak üzere onlarca Milli Eğitim Bakanı geçti  birkaçı dışında hiç biri Hasan Ali Yücel ve Genel Müdür İsmail Hakkı Tonguç gibi olamadı. Hatta bununla da kalmayıp aynı zamanda karşıdevrimin maşası oldular. 21 yıllık AKP  iktidarının  Atatürkçü Cumhuriyeti  İslami yapıya dönüştürmek konusunda çok yol aldığı da bir gerçektir. Bu süreçte, ders ve okuma kitaplarından Atatürk ilke ve devrimleri çıkarılmış, özellikle paragraf aralarına dini içerikler yerleştirilmiştir. Evrim Kuramı yerini Yaratılış öğretisine terk etmiştir. Felsefe derslerinde dahi bu konuda değişiklikler yapılmıştır. Yine keza İlahiyat kökenli Milli Eğitim mensupları ve müdürleri atanmış,  öğretmen yetersizliği adı altında imamlar din dersi öğretmeni olarak görevlendirilmiştir. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftasına Kutlu Doğum haftası denk  getirilerek Ulusal Egemenliğin üzeri örtülmeye çalışılmıştır. Okullarda mescitler açılmış toplu cuma namazına götürülen öğrenciler çoğalmıştır. Kıasaca, tüm liselerin  İmam Hatip’e dönüştürülme projesi ciddi yol almıştır. Ve giderek  bu yol  medreseler açmaya doğru ilerlemektedir. 

4+4+4 İLE HEDEFLENEN 

Bugün Milli Eğitim’de uygulanan 4+4+4 formülü, çocuğun dört yıl zorunlu öğrenimden sonra ikinci dört yıl okul ve açık öğretim yapmakta serbest olacağı, içlerinden isteyenlerin üçüncü dört yıl için okula dönebilmesi, istemeyenlerin de  dönmeyerek öğrenim yaşamlarını sonlandırması üzerine yapılandırılmıştır. Böylece erken meslek seçme bahanesiyle 10 yaşındaki çocuklar İmam Hatip Okullarına, kuran kurslarına yönlendirilmektedir.  Peki bunun uygar dünyada yeri var mı?  Dünyanın tüm uygar ülkelerinde orta öğretim iki yoldan ilerler. Genel liseler ve meslek okulları. Anayasa’mızın 174. maddesi ile koruma altına alınan Devrim Yasaları değiştirilemez ve bu maddenin en önemli olanlarından biri de Tevhid –i Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunudur. Yasanın gerekçesinde de açıkça “ Bir millet bireyleri ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim bir ülkede iki türlü insan yetiştirir. Bu ise, duygu ve düşünce birliği ile dayanışma amaçlarını tamamen yok eder” vurgusu yapılır. Bu nedenledir ki; bu sistem pedagoji bilimine, Anayasaya, Çocuk ve İnsan Haklarına da aykırıdır. (İnce,2014:66-76) 

NASIL BİR ÖĞRETMEN?

 Ulusal bağımsızlık savaşının temelini oluşturan tam bağımsızlık ilkesinin bölünmez parçası olan eğitim ve kültürde bağımsızlık bilinciyle demokrasi ilkelerinin önderliğini yapacak; Cumhuriyetin amaçladığı çağdaş toplum ölçülerinin anlaşılıp yayılması  ve yerleşmesi için çalışacak aydın ve yüksek niteliklere sahip; Toplumsal yaşamın her alanını etkileyen; Bu nitelikleri ile de özgür düşünen, yaratıcı, başı dik, haksızlıklara direnen, barışçı ve dayanışmacı, emeğe saygısı olan, kamu mülkiyetine özen gösteren; yetenekli ve bilgili, içinde yaşadığı toplumun sorumlulukları benimsemiş bir nesil yetiştirecek öğretmenlere gereksinimimiz var. 

MEB ADAY ÖĞRETMENLİK ve ÖĞRETMEN KARİYER BASAMAKLARI YÖNETMELİĞİ

 Cumhuriyetin hedeflediği öğretmen ve ondan beklediklerimizin bu gayri milli sistem içinde yetiştirilemeyeceğini düşündüren pek çok nedenden biri MEB’in hazırladığı yeni yönetmelikle karşımıza çıkmaktadır. MEB kendi yetiştirdiği öğretmenleri mesleki anlamda yeterli bulmayıp,  tüm yapılanları silerek verdiği diplomaları adeta yok saymaktadır. Belli ki MEB her öğretmenin aldığı eğitim  sonucunda  kendi alanında uzman olarak mezun olduğunu hatırlamamaktadır. Oysa zaten 14/6/1973  tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43.maddesi  “Öğretmenlik; devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan bir ihtisas mesleğidir.” diyerek kanunlar önünde öğretmenleri uzman olarak kabul etmektedir. 

NE YAZIK Kİ! 

Bütün bunlara baktığımızda Cumhuriyet Devrimlerinin sindirilmemiş olup, ülkenin orta çağcıl düşünce düzeyine çekildiğini açıkça görmekteyiz. Oysa bizim dünyayı ve hayatı bilim özgürlük ve demokrasi yönünde değiştirecek programlara ihtiyacımız olduğu ortadadır ve yine çok açıktır ki yukarıda da  belirttiğimiz gibi Cumhuriyetin kurduğu Öğretmen  Okulları, Eğitim Enstitüleri ve geleceğimize büyük yön verecek Köy Enstitüleri korunmuş ve geliştirilmiş olsaydı  bugünkü tablo karşımıza çıkmayacak,  ABD’nin rehberliğinde 1950’lerden bu yana ülkemizin eğitim ve öğretim sistemi üzerinde  oynanan oyunlar gerçekleşmeyecekti. 

KARARLIYIZ! 

İnsan yetiştirme düzenimizin çağ dışılığı ve eksikli yapısı değiştirilecek, cehalete son verilip, akıl bilim ve üretim eşliğindeki laik Milli Eğitim Sistemi kurulacaktır. Böylelikle, kişiliklerinin oluşma evresindeki çocuklarımızı  duygu,düşünce dünyalarının sınırlarını genişletecek güzel kitaplarla tanışacakları; onlara eleştirel, seçmeci bir okuma alışkanlığını kazanacakları; eğitimin her aşamasında sorma, sorgulama, eleştirme yetilerini geliştirebilecekleri; kısaca dondurulmuş düşünce kalıplarına körü körüne inanan kullar yerine; düşünen, aklını ve bilimi kullanan, hoyratlık, kabalık, ölçü, kural tanımazlıktan uzak bireyler olarak yetiştirilecekleri bir Milli Devrimci iktidar tüm bu sorunları çözecektir. Bu iktidarda eğitim ve öğretim parasız olacak; ailesinden uzakta eğitim gören, kimsesiz ve yardıma muhtaç öğrencilerin barınma ve beslenme ihtiyaçları devlet tarafından karşılanacaktır. Ayrıca eğitim ihtiyacının kar konusu olmayacağından yola çıkılarak tüm özel okullar ve dershaneler kamulaştırılacaktır. Sağlıklı, bilgili, vatandaşlık bilincine erişmiş bir nesil dileğimle… Ayşe Nilgün Metingü-Emekli Öğretmen

Kaynak Linki = https://haber2021.com/haber/egitimde-birlik-yasasina-ne-oldu-24586



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir